Önyargılı ne demek? Önyargı nedir? İnsan neden önyargılı davranır? Önyargılı olmanın avantajları var mıdır? Önyargı duygusu nasıl yönetilmelidir? Önyargı ne demek? Önyargılardan kurtulmak nasıl sağlanır? Tüm bu soruların yanıtlarını birlikte inceleyelim.
Önyargı, yetersiz bilgiye ve genellikle klişelere dayanır. Örneğin, bir kız çocuğuyla ilk kez tanışan kişi, prensesleri veya pembe rengini sevdiğini varsayabilir. Önyargı bilinçli veya bilinçdışı gerçekleşebilir. Yani kişi aslında önyargılı ne demek, kendisi önyargılı bir birey mi, bundan haberi bile olmayabilir. Kişinin başkalarına önyargılı davrandığını fark etmesi üst bilinç ile farkına varabileceği bir durumdur. Farkındalığının farkında olmayan kişi, yani düşündüğünü düşünen kişi kendi duygu ve davranışlarını bilir, tanır ve sorgular. Mindfulness eğitimi, yani bilinçli farkındalık eğitimi bireylerin benlik düzeylerinde gelişme sağlayarak, bakış açılarını geliştirmelerine yardımcı olur.
Önyargı, bir grubun üyelerine karşı temelsiz ve genellikle olumsuz bir önyargı veya tutumdur. Önyargılı ne demek? İnsanların başkalarıyla etkileşimde bulundukları sırada, kendisinden farklı olan, farklı görünen, farklı düşünenlerle farkında olmadan empati kurmayı reddetmesidir.
Önyargılı ne demek? Önyargılı olmak, diğer insanları görmek için baktığımızda taktığımız gözlük camlarımız gibidir. Gözlük camları çok çeşitli olabilir: şeffaf, koyu renk, açık renk, sarı, siyah vb. Önyargı nedir? Birey eğer kendisinin sahip olduğu deneyim ve düşünce tarzına göre farklı olan bilgileri, dinlemeden, araştırmadan, direkt olarak red edip, görmezden geliyorsa, önyargılı davranıyor demektir. Önyargılı olmak, diğer insanlar hakkında yanlış veya eksik sonuçlara yol açtığında, ilişkilere zarar verebilir.
Toplumsal kabul için doğru davranışın ne olduğuna dair sosyal normlar ve beklentiler, insanların önyargılarını ve bunu neden yaptıklarını şekillendirir. İnsan, önemli sosyal kuralları ihlal etmeme eğilimindedir. İnsan, yaşadığı toplumun beklentilerine göre hareket etme eğilimindedir. Bu nedenle toplumsal bilinç düzeyinde farklılıklara karşı tolerans düzeyi, bireysel özgürlükler ile doğru orantılıdır.
Kadınların çok “duygusal” olduğuna dair bir önyargı, acıyı zayıf bir şekilde idare ettiklerine dair inancı besler. Buna bağlı olarak, yoğun üzüntü çeken bir kadının, aslında eşine katlanmayı beceremeyen birisi olduğuna dair düşünce bile gelişebilir.
Ortak hedefler için gerçekleştirilen ortak projelere, toplumun tüm kesimlerinin katıldığı eşitlikçi programlar, önyargıları yıkmak için çok değerlidir. Mahalledeki araziyi ağaçlandırma projesi için, herkesin katılacağı ve birlikte çalışıp, ter döküp, fidan ekildiğini düşünelim. Etkinlik sonrası ailelerin hep birlikte aynı sofrada, ekmeği bölüşerek yedikleri bir kutlama yemeği, bireylerin birbirleri hakkındaki önyargılarını tuz buz edecektir. İnsanları toplumun diğer üyelerine karşı empati yeteneği ile yaklaşmaları konusunda yönlendirmek, değerli bir yöntemdir.
Daha az bireysel özgürlük, daha az tolerans ve yüksek önyargı ile toplumları bekleyen riskler şunlardır:
İnsanlar önyargılarını öncelikle tanımalıdır. Bu öyle kolay, basit bir durum da ne yazık ki değildir! Birey için yıllardan beri klişelerle kalıplaşan kendi düşünce ve davranışlarını sorgulamayı düşünmesi bile çok çok büyük bir adımdır. Nasıl da zordur şu basit iç hesaplaşma sorularını kişinin kendisine yöneltmesi:
Bu ve benzeri sorular kişiyi kendi tekamülü üzerine düşünmeye, zaman ayırmaya yönlendirir. Lakin belirttiğim gibi, bu bilinç evresine kişinin ulaşabilmesi için öncelikle farkındalığının farkına varması gereklidir. Bilinçli farkındalık denen kavram tam olarak budur.
Metacognito, yani Metabiliş, “düşündüğünü düşünmek” anlamına gelir. Meta kök sözcüğü “ötesinde” anlamına gelir, cognito kelimesi ise “üst biliş” anlamındadır. Bilişsel süreçlerimizi gözleme ve yansıtma yeteneğimizi geliştirmek için, teknikler öğrenmeli, geliştirmeli ve yaşamımıza uygulamalıyız. Önyargılarla dolu bir dünyada yaşamanın benliğimiz üzerindeki etkileriyle başa çıkmak için stratejileri ancak bu şekilde geliştirebiliriz.
Kendisiyle ve yaşadığı toplumla barışık bireyler olma yolunda adım atabilmemiz dileğimle.
Dr. Bora Küçükyazıcı
Tıp Doktoru & Klinik Psikoloji PhD